Gipsın reyiz, sağol varol!
Fallop gülüm bu soruyu sormuş olduğun için gafayı bunnara yorduğun içün öncelikle tebrik ederim seni!
Amma wa laqıynnn, ateşi düşür demen ve üstelik Parol önermene biraz içerledim doğrusu. Neyse, doğru yolu bulursun umarım. bonus: (bkz:
ateş/@compadrito). Çok mecbur kalmadıkça acetaminophen etken maddeli ilaç yazma hastalarına. Hele dozuna özellikle dikkat et. Yani günlük doza. Bi de mevzumuzla alâkası yok ama aklıma gelmişken bir ölümü önlerim belki düşüncesiyle hemen yazıyım: Coumadin kullanman gerekirse, amman diyim çeyrek tabletle başla. Hop diye yarım veya tam tabletle başlama. Küt diye öldürürsün hastayı maazallah! INR değerini de it gibi takip et. Hergün!
Mevzumuza dönelim:
Biliyosun, ilaç olabilecek moleküller şimdilerde bilgisayarda tasarlanıyor. O moleküllerin laboratuar tüpünden eczane rafına kadar olan yolculuğu, ortalama 15 sene süre ve 1 milyar (evet milyar) dolarlık bir masraf gerektiriyor.
Anası bellenen vücut, hür iradesiyle, kendini insanlık hizmetinde feda ediyor. Bunun özeti bu.
Tam detayını farmasötik kimyacılar bilirler, onlar aydınlatsınlar ama atıyorum bir hastalık için 10 adet molekül aday varsa elimizde, bunların önce hayvanlar üzerinde denenmesi lâzım.
(bkz:
hayvan hakları savunucuları/@compadrito) he heh!
Buna preklinik deneyler deniyo. O deneylerden başarıyla çıkan moleküller ilaç formuna getiriliyo ve
First in Human Trial isimli insanda ilk deneme safhası başlıyor. İşte isimsiz kahramanlar onlar! O kahramanlar olmasaydı, elinde ilaç nâmına bişey olmaz ya da, yan etkilerden bir sürü hastayı kaybediyor olurdun.
Peki kim bu kahramanlar? Para karşılığı, vücutlarını, klinik araştırmacılara kiraya veren ve kanlarını satan sağlıklı, erkek, yetişkin gönüllüler. Genellikle 12 kişi olur bu gönüllüler. Araştırma klinikinin veri tabanından davet üzerine seçilir.
O 12 gönüllüye başlanır bu ilaç. Sonra daha önceden belirlenmiş zaman aralıklarıyla kanları alınır. İlacın farmakodinamikine ve farmakokinetikine bakılır. Eğriler, veriler, biyoistatistikçiler tarafından gönüllüler arasında mukayeseler de yapılarak incelenir.
Bir sonraki aşamada, doz arttırımına başlanır. Nasıl? Kâbus gibi di mi? Misal 5 mg'la başladın. 10 mg, 20 mg, 40 mg, 80 mg gibi arttıra arttıra gidersin. Tabii ki sen dozu arttırdıkça, gönüllüler üzerinde yan etkiler görmeye başlarsın. Bunları it gibi kaydetmen ve belgelemen gerekir.
Elinde ne var şimdi? çok değerli bilgiler var. Belki bu doz arttırımı çalışmasının gönüllü sayısını biraz arttırmışsındır. Misal 24 kişi yapmışsındır. İçlerinden çalışmayı tamamlayamayıp çekilenler olur. Çok çok nadiren ama çok nadiren ölenler olur. Belki milyonda bir! Çünkü bu çalışmaları çok ciddi emniyet tedbirleri alarak yaparsın. Nadiren hastanelik olanlar olur. Eh, ilaç deyip geçme bundan sonra. Yere ilaç düşerse, üç kere öpüp alnına koy. O kadar kutsal bir şey ilaç!
Eh, ne var şimdi elinde? 36 filan kişinin bilgileri. Falanca saatte vermişsin. Nasıl emilmiş, nasıl atılmış, hepsini görüyosun grafikte. Nasıl tolere edilmiş. Ne yan etkileri hangi saatlerde görmüşsün.
Bi sonraki aşamaya geçelim mi? Hadi geçelim.
Hastalar üzerinde denememiz lâzım. Çünkü ilk aşamalarda neyi gösterdik? Bu ilaç sağlam insanları öldürmüyor kardeşim! Emin değiliz tabii ama biraz güveniyo gibiyiz bu ilaca artık. Öldürürse de, A aaa! bak gördün mü! Tüh! Öldürdü! diycez. Yannış annama olmasın! Hâlâ araştırma klinikindeyiz. Hastanede filan değiliz. Bilmeyenler hemen şarlamasın, atarlanmasınlar. Hastalara verecez şimdi. Ama hastanede vermiycez. Araştırma klinikinde verecez. O hastaları seçeriz buluruz veririz. Neye bakacaz? Tamam ilk grubu öldürmedi ama onnar sağlamdı. Bunnar hasta. Bunnara naapacak? Zarar verecek mi? Aynı zamanda, bunnarı iyileştirecek mi bakalım?
Double-blind, Randomized, Placebo-controlled, Cross-over olması lâzım bu araştırmaların. Doube-blind ne demek? Hastaya verilen maddenin ilaç mı nişasta mı olduğunu veren araştırmacı da bilmiycek, içen hasta da bilmiycek. İki taraf da kör. Kim biliyo kime ne verildiğini peki? İlacı piyasaya çıkaracak olan şirkette sınırlı sayıda bir kaç kişi. Gizli bilgi.
Randomized ne demek? Kime ne verileceğini rastgele seçiyosun demek. Bilgisayar marifetiyle rastgele verirsin. Hiçbi şekilde şuna şunu verelim buna bunu verelim yapamazsın. Placebo-controlled ne demek? Bir gruba ilaç diğer gruba nişasta verecen demek? Peki gelelim zurnanın zırt dediği yere: Cross-over ne demek? O grup A maddesini aldı. Şimdi B maddesini alsın demek. Diğer grup da B madesini aldı. Şimdi onlar da A maddesini alsın demek. Yani onlar tedavi alırken bunlar plasebo içiyodu. Şimdi değişsinler rolleri demek.
Çalışmadan çekilme kararı mutlak surette önce katılımcı hasta veya gönüllüye, sonra da, klinik araştırma sorumlu hekimine aittir. Hasta, istediği herhangi bir anda, herhangi bir gerekçe göstermek zorunda olmaksızın, ben vazgeçtim, hadi yeriyin gidin işinize!!! deme hakkına sahip! Helsinki'yi bul ve iyi öğren onu...
Sorumlu hekim de, en ufak bi sakatlık hissettiğinde, o hastayı derhal çalışma dışında bırakmakla yükümlü...